22 Kasım 2010 Pazartesi

Kayserispor - Galatasaray - Maç Değerlendirmesi

Golcüsüz Bu Kadar
          Galatasaray belki de bu sezonun en göze hoş gelen, en istekli ve arzulu futbolunu oynadı. Bunda Hagi’nin hafta içi bütün takımı ve Florya personelini yemeğe götürmesi ve hesabı cebinden ödemesinin biraz da olsa katkısının olduğunu düşünüyorum. 1996-2000 yıllarındaki, Fatih Terim’in sıkça başvurduğu bir yöntemdi bu. Takım ruhunun kazanılması adına çok olumlu olduğu görüşündeyim. Hafta içi yaşanan olumsuz gelişmeler, başkanın tatilde olması, liseli-lisesiz kavgası, başkan ve ekibine karşı cephe alan yönetimdeki karşıt grup Helvacı ve yandaşları, bir de üstüne Misimoviç’in kadro dışı bırakılmasına rağmen Galatasaray futbol takımı ve teknik kadrosu bu süreci iyi yönetti diyebiliriz.  Misimoviç olayında basına yansıyan çok değişik olaylar duyuyoruz ve çok rahatsız edici gelişmeler yaşanıyor. Umarız bu ev bulunamaması sorunu, bulunan evi su basması ve kendisinin eşiyle bu olaylardan dolayı tartıştığı doğru değildir, çünkü Galatasaray çapında bir takım için hiç hoş duyumlar değil özellikle de 2010 yılında.

          Maça geçecek olursak, ilk 5-6 dakikalık geçici Kayserispor rüzgarından sonra, fırtına gibi bir Galatasaray sahadaydı. Souleymanou’nun hatasını takiben Sabri ve Kewell’la gelişen atakta Elano’nun boş kaleye gönderemediği top böyle bir futbolcunun kalitesine hiç yakışmadı. Halbuki aynı Elano, bu pozisyonun hemen akabinde kornerden direğe nişanladığı topla ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyordu. Daha sonra Elano, Kewell, Pino üçlüsüyle ilerde etkili olmaya çalıştı Galatasaray, pozisyonlarda buldu fakat cömertçe harcadı bu pozisyonları. Maçın ilk yarısında Sabri’nin ve Ayhan’ın oyuna pozitif katkısını göz ardı etmemek lazım.

          Galatasaray ikinci yarıya da hızlı girdi. Kewell’la bulduğu pozisyonu Souleymanou çok iyi savuşturdu. Bu arada yorulmaya başlayan orta saha ve Neill’ın sürpriz çıkışlarından sonra, arkada verdiği boşluklarda Kayserispor etkili oldu ve özellikle Santana ile çok net fırsatları harcadılar. Daha sonra Galatasaray’ın Barış’la direğe takıldığı ve Mehmet Batdal’ın kaçırdığı pozisyonlar vardı. Pino’ya birinin ayağına gelen her topu kaleye vurmaması gerektiğini hatırlatması lazım. Hagi’nin bu maçta ki hamlelerini, geçmiş maçlara kıyasla beğenmediğimi söylemeliyim. Sabri-Emre değişikligi ve özellikle Elano-Aydın değişikliğine anlam veremedim. Aydın hala 2006 da Konya’da attığı golün kredisiyle yaşıyor, takıma hiçbir katkısı yok.  Elano ise Galatasaray’a geldiği günden beri en istekli ve iyi futbolunu oynuyordu. Hakan Balta yine çok formsuzdu, Ali, defansif anlamda geldiği günden beri en düzgün oyununu oynadı ama kesinlikle Galatasaray’ın sağ beki değil, hücuma katkısı sıfır. İnsanın gözleri Capone-Ergün ya da Fatih-Hakan Ünsal ikililerini aramıyor değil.

          Son olarak, futbolda santrafor mevkiinin çok önemli olduğu kanaatindeyim. Geçen yılki acılardan ders alınamamasını şaşkınlıkla izliyorum. Geçen sezon devre arasında Shabani Nonda’nın gönderilişinden beri(Nonda’yı beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama her anlamda bir santrafordu ve takımın en çok gol atan adamıydı) beli doğrulmayan Galatasaray’ın nasıl bu sezona da Milan Baros’un alternatifini yaratamadan başladığını anlayamıyorum. Pino gibi zorla santrafor oynatılan bir oyuncuyla, hala şans verilmeyen ve çok az düşünülen Batdal’la bu kadar iyi niyetli oyuna rağmen sonucu lehinizne çeviremiyorsunuz, çünkü futbolun meyvesi goldür ve siz de golü atacak adam sıkıntısı üst düzeyde.
Nedim Meseri

5 yorum:

Adsız dedi ki...

yazındaki tespitler çok doğru ama özellikle son 2 paragrafa çok fazla katıldığımı belirtmek isterim. biri sesimizi duysun!

Adsız dedi ki...

santrafor konusunda %100 haklısın ama Elano konusunda değil... adam oynamak istemiyor ve ocakta gidiceği belli... onun yerine takıma başka bir adam kazandırmak gerekir... ama tabiki bunun Aydın değil de daha iyi biri olması lazım!

Can Berk

Adsız dedi ki...

Arda BİRSEL
Her ne kadar bugün bol pozisyonlu daha dirençli bir futbol oynasakta, hala nedense misimovic'in kadro dışı kalmasını anlayamıyorum. yeni gelen futbolcunun formundan memnun değilsen, oynatmazsın ama 18de tutabilirsin. hagi'den en azından bunu beklerdim. şu an büyük ihtimalle misimovic galatasarayı kafasında bitirdi, ancak haftaya derbide alınacak iyi bir skor ve misimovicin yapacağı iyi bir katkı, misimovicle hagi arasında bütün buzları eritebilirdi ve iyi bir misimovicin bundesligada yaptıklarını gördükten sonra galatasaraya ne kadar faydalı olabileceğini anlayabiliriz. onun dışında canberkin elanonun oynamak istemiyor düşüncesinede katılmıyorum. elano her ne kadar beklediğimiz düzeyde olmasa da, rijkaard dönemindeki elanonun aksine daha mücadeleci daha istekli ve daha yararlı olduğu net bir şekilde ortada bence. son olarakda haginin elano-aydın değişikliğine senin gibi bende anlam veremedim. her ne kadar kewellın futbolculuğuna ve karakterini çok beğensemde, sakatlıktan çıktıktan sonra kewellda fizik kondisyon olarak bir eksikliğin olduğu çok bariz.

Adsız dedi ki...

Misimoviç olayında bilmediğimiz bir şey var büyük ihtimalle ya da Hagi eski kaprislerini hala bırakmamış. Zaten basın toplantısında da dedi "Ben değişmedim, sadece saçlarım beyazladı." İnla bir kurban aranıyordu, maalesef takımın en büyük yıldızı kurban edildi.
Nedim

Adsız dedi ki...

Dogru Elano Rijkaard dönemine göre daha iyi oynuyor ama bence bu, bir an önce onu isteyenlerinin dikkatini çekmek istemesinden kaynaklanıyor. Adam Santos'a gitmek istiyorum diye bağırıyor...

Can Berk