Yıl olmuş 2010 hala neden saha dışı olaylar yaşanmakta?
Cem Kırgız (CK) : Bu konuya değinmek için futbolu neden sevdiğimize bakmak lazım. Simon Kuper’in söylediği gibi futbol hayatı yansıtır ve asla sadece futbol değildir. Biz bir ülke olarak duygularımızı aynı anda yaşamayı seven bir milletiz. Aşkı, dramı, siniri, gülmeyi, mutluluğu aynı anda yaşıyoruz. Bunun örneklerini siyasette, dizilerde ve yaşanan ilişkilerde görebiliriz. Ülkemizde oynanan futbol da bizi yansıtıyor aslında. Herkesin örnek gösterdiği Premier Lig’e bakarsak, tuttukları takım kazandığı ya da kaybettiği taktirde bir gecelik duygularını yaşıyorlar ve hayatlarına devam ediyorlar. Bizde ise takımımız kaybettiği taktirde bütün hafta mutsuz ve sinirli oluyoruz. Başka bir yaklaşımla anlatmak gerekirse, biz aslında futboldan çok futbolun yaşattığı duygulara bağımlıyız ve bu yüzden en ufak bir tahrikde savunma mekanizmalarımızı çalıştırıyoruz.
Murat Erdem Şengül (MeS) : Aslında soru bize doğru bilgiyi vermiyor saha dışı olaylara ilgili. Her ne kadar biz göremesekte büyüklerimizin bize anlattıklarından biliyoruz bundan senelere önce her iki takım taraftarının maçları yanyana izledikleri ve maçlarda biletlerin takımlara yarı yarıya satıldığı günleri. Aslında olaylar, Türkiye için yazıyorum, gün geçtikçe yıllar geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Eskiden bu denli olay yoktu çünkü insanlar insanı insan olduğu için seviyordu. Şimdilerde ise medyanın da desteği ile birlikte kendi içimizde insanları takıma göre ayırmaya başladık. Bunlarla birlikte saha dışı olaylar yaygınlaşmaya başladı.
Nedim Meseri (NM) : Bu konunun, ülkelerin sosyo ekonomik yapılarıyla doğrudan ilişkili olduğunu düşünüyorum. İnsanlar stada, Avrupu ülkeleri ve dünyadaki birçok ülke vatandaşı gibi eğlenmeye değil, maalesef şiddetle stres atmaya ve deşarj olmaya geliyorlar. Bu konu üstünde düşünürken, bir çok taraftarın belki cebindeki son parayı vererek oraya geldiğini bunun getirisi olarakta hiçbir şeye sabrı olmadığını aklımızda bulundurmalıyız. İnsanların refah seviyesi ve eğitim düzeyi gelişmedikçe maalesef bu olaylarla karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz gibi gözüküyor. Bunun dışında, yönetimlerin ve bireysel olarak yöneticilerin bu tür olaylarda çok katkısı var. Bazı taraftarlar, gruplar yada holiganlar diyelim, renk sevdasını kişisel rant meselesine dönüştürüyorlar, yöneticilerin de katkılarıyla. Hepimiz az çok tribün ortamını biliyoruz ve maalesef her takımın yönetimi kendilerini desteklesin diye belli gruplara ve kişilere bedava kombine dağıtmak, stadda onlara ayrıcalık sağlamak gibi büyük bir yanlışa düşüyorlar, imtiyazın en büyüğünü alan taraftar da kendinde herşeyi yapmaya hak görüyor.
3 Puan ve ya Renkler neden insan canından daha önemli görülür?
CK : Elbette hiç bir şey 1 candan daha önemli değildir. Fakat tarih boyunca futbol bir direniş ve mücadele için kullanılmıştır. Burada tarihten biraz örnekler verelim:
- 1982 Dünya Kupası’nda oynanan Polonya – Sovyetler Birliği karşılaşmasında Sovyetler Birliği üyesi olan Polonya taraftarları, 6 ay öncesinde ülkenin komünist liderlerinin yasakladığı ticaret sendikası hakkında politik mesajlar içeren “Solidarnosc” pankartlarıyla maça çıkmışlardı.
- Celtic 1888 yılında Büyük Kıtlık’ta açlıktan ölmemek için Glasgow’a göç eden İrlandalılar’ın gelir sağlamak amaçlı kurduğu takımdır.
- Barcelona İspanya iç savaşı döneminde Franco’ya karşı direnişin ve Katalan kimliğinin tek sembolüydü.
Bunun gibi örneklerden daha çok yazabiliriz. Ayrıca toplum ve kültürsel olarak duygularımızı nasıl yaşadığımıza da bakmak gerek. Sevgilisinden ayrılan kendini yakıyor, depresyona giren köprüden atlıyor. Toplum olarak duygularımızı şiddetli yaşadığımız için futbolu da şiddetli yaşıyoruz. Burda biraz Bursa taraftarına ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bursa taraftarının çoğunun çok yaratıcı ve ligimize renk kattığını düşünüyorum. Fakat azınlıkta olan bir gurup taraftarın BJK maçında Ermeniler’e ve geçen sezon Diyarbakır’a karşı tezahüratlarında nelere yol açtıklarını gördük. Bursaspor’un bu azınlıkta olan taraftar gurubunun tespit edilip, stadlardan uzaklaştırılmadıkları taktirde daha çok şiddet olaylarına şahit oluruz.
MeS : Bundan seneler önce bir taraftarın tribünde yaşamını kaybetmesi sonucu maçta açılan çok anlamlı bi o kadarda bize bizi anlatan bir pankarttı bu 3 PUAN = 1 CAN ? Dünyada bir çok örneğini görürüz saha dışı olaylar sonucu taraftarlar hayatlarını kaybederler, yaralanırlar, sakat kalırlar. Bu soruyu cevaplarken bile mana veremedim, geçtim 3 puan olayını geçtim taraftarlığı holiganlığı takım sevdasını arma sevdasını renk sevdasını işten rant sağlamyı her şeyi geçtim bir kenara bıraktım. Bir insan(insan demek bie gelmiyor içimden) hiç ama hiç tanımadığı daha önce hiç görmediği bir insana nasıl taş atar nasıl canına kıyar? Hiç bir akıl mantık hiç bir irade bunu açıklayamaz hele ki şu hiç bir şeyin insanın saç telinden dahi önemli olmadığı fani dünyada!
NM : İzmir’de açılan pankart Göztepe-Karşıyaka maçında bir taraftarın ölümü yüzünden açılan pankarttı. Böyle bir şey olması mümkün mü? Dünyada bir insan canından önemli başka ne olabilir. Hangi 3 puan hangi renklerden bahsediyoruz. Belki maçtan bir gün önce dolmuşta, otobüste birlikte oturduğumuz, güldüğümüz, şakalaştığımız insanlara forma silüetinin kamuflesi altında, nasıl vahşice davranabildiğimizi gerçekten çözemiyorum. Bence çok daha derinlerde irdelenmesi, bilim insanlarının incelemesi gereken ciddi bir vakadır bu olaylar.
Statlarda özel polis kullanılıp, her statta özel hapishaneler olsa başarılı olur mu?
CK : Burda mevcut olan sistemleri konuşmak gerekiyor. Özellikle 80’ler ve 90’larda İngiltere holiganlardan gerçekten çok çekti. Stadların içinde ve dışında çıkan olaylarda ölen sayısı 100 kişiyi bulan müsabakalar vardı. 1989’da Liverpool – Nothingham Forest arasında oynanan İngiltere Kupası yarı finalinde, stada girişte yaşanan izdihamda 96 kişi ölüp 800’e yakın kişi yaralanmıştı. İngiltere’de yaşanan olaylara baktığımızda ülkemizde yaşananların ne kadar daha kötü olabileceğini görüyoruz. 2000’lerde İngiltere’nin Holigan yasasını uygulamaya sokmasıyla olayları ciddi anlamda azalttı. Bu uygulamada holigan olarak belirlenen taraftarlar maç günlerinde karakolda belirlenen bir odada maçı izliyorlar ve asla stada alınmıyorlar. Ayrıca kulüplerin kendi stadlarında özel polis kullanma hakları olmakla birlikte olay çıkaran taraftarları tutabilecekleri hapishaneleri bulunuyor. Stadlarda şiddeti önlemek konusunda uzmanlaşmış polisler çok daha etkili oluyorlar. Başka bir örnek ise Fransa liginden. Geçtiğimiz sezon çıkan olaylar yüzünden Fransız Futbol Federasyonu Marsilya ve Paris Saint-Germain arasında oynanan müsabakalarda deplasmana seyircinin gelmesini yasakladı. Bu yasaklamayla birlikte olaylarda engellenmiş oldu. Bizim bu tür başarılı uygulamaları örnek alıp kendi ligimize örnek almamız gerekiyor.
MeS : İnsanlar şu an da ki yetersiz yasa ile bile cezalar alıyorlar amma ve lakin olayın içine baktığımız zaman insanlar yeşil kartın arkasına saklanmış ki bu yeşil kart maddi imkansızlık anlamına gelir. Cezayı işliyorlar ve benim yeşil kartım var ben ödeyemez haldeyim o yüzden bu cezaları karşılayamam diyip işin için sıyrılıveriyorlar. Hem stadlarda hem de sporda şiddet kapsamında ne yapılırsa yapılsın suç işleyen kişiyi bağımsız bir futbol anayasının yargılaması gerektiğini düşünüyorum. İngilteredeki gibi özel polis özel hapishane biz yine koyarız ama bunu bağımsız yaptığımız takdirde yararlı olur.
NM : Sporda özellikle de futbolda olayların önüne geçmesi için kesinlikle ama kesinlikle İngiltere örneğini incelememiz ve benimsememiz gerekir. Özel spor polisleri, spor hapishaneleri ve spor mahkemeleri oluşturulmalı ve ciddi yaptırımlarla bu sorunu kökten kesip atmalıyız.
Taraftarlar arasında görülen şiddet olaylarında futbolcuların katkısı var mıdır?
CK : Aslına bakılırsa şiddet olayları genelde saha dışı yaşanan köklü nedenlere dayanıyor. Fakat elbette maç esnasında gelişen olaylar seyircileri gerip çok kolay tahrik edebiliyorlar. Bu konuda Emre çok iyi bir örnektir mesela. Kendi çıktığı programların bir çoğunda davranışlarının seyirciyi gerdiğini ve bundan en çok kendisinin üzüldüğünü belirtti. Dünya Kupası finalinde Zidane’nın Materazzi’ye attığı kafayı, Arda ve Semih’in yumruklaşmasını, Pascal Nouma’nın yaptığı bir çok hareketi unutamıyoruz. Seyircinin yaptığı tezahüratlara dikkat etmesi kadar, futbolcularında saha içi davranışlarıyla izleyenlere örnek olmaları lazım. Oyuncuların takımlarının ruhunu şiddete başvurmadan da gösterebileceklerini öğrenmeleri gerekiyor.
MeS : Oyuncuların katkıları olduğu fikrine açıkçası katılıyorum. Elbette ki Pascal Nouma çirkin hareketler yaptıktan sonra ve ya bir futbolcu çıkıp rakip takım taraftarına çirkin laflar ettikten sonra kimse beklemesin ortamın gerilmemesini ve ya olaylar çıkmamasını. Mesela A takımı taraftarı B takımının oyuncuları tarafından ağır dille eleştiriliyor yeri geliyor yerin dibine sokuluyor. A takımı taraftarları sessiz kalmaz, kalamaz. Aynı diplomaside olduğu gibi herkez gidip kendi mevkiidaşını bulur ve bunun hesabını ondan sorar. Bu sporda ise taraftar – taraftar mevkiidaşlığı olduğu için densiz bir sporcunun ettiği lafarın milyonlarca taraftarı karşı karşıya getireceğini unutması sonucu olur.
NM : Maalesef dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyoruz. Refah seviyesi ve eğitim. Bu iki unsur gelişmedikçe şiddet olaylarının (ciddi yaptırımlarla bastırılmadığı sürece) duracağını sanmıyorum. İnsanların çok çabuk sinirlenip, sürü psikolojisiyle hareket ettikleri ortamlarda futbolcularında hareketlerinde daha dikkatli olmaları tabii ki gerekir, çünkü Türkiye’de taraftarlar çok çabuk galeyana gelme potansiyeline sahipler. Futbolcular verdikleri demeçlerde çok dikkatli olmalılar, sert çıkışlar yapmadan, kitleleri harekete geçirecek laflardan kaçınmalılar. Aynı zamanda yöneticilerine de burda çok büyük iş düşüyor. Saygın iş adamlarından oluşan yöneticilerin açıklamalarında çok daha dikkatli davranması gerekiyor.
Olaylardan sonraki verilen cezalar yeterli mi?
CK : Belirli bir cezayı konuşmadan önce İngiltere’de uygulandığı gibi özel futbol yasasının çıkması gerekiyor. Federasyon başkanı Özgener bu kanun çıktığı takdirde saha kapatmalarına da bir son vereceklerini açıkladı. Şu durumda verilen cezaların asla yeterli olmadığını görüyoruz. Saha kapatma ya da kulüplerine ciddi anlamda para cezaları taraftarların pek umrunda gibi gözükmüyor. Ceza ne kadar kişiye göre olursa o kadar daha etkili olur. Elbette Sudan’daki gibi hırsızlık yapanın elinin kesilmesi ve kırbaçlanmasından bahsetmiyorum. Ama suç ilk defa işlendiğinde para cezası, ikinci defa işlendiğinde ise bir ay hapis cezası verilirse olaylar bir hayli azalacaktır.
MeS : Cezalar bağımsız olduğu sürece – yeşil kart, fakirlik belgesi – şu an ki cezaar dahi caydırıcı olabilecek potansiyel de fakat bağımsız bir futbol anayasası lap diye rayına sokamayacak ta olsa zaman içinde KORKU’nun verdiği dinginlikle saha içi ve dışı olayları azaltacaktır.
NM : Yeterliliği geçtim, ben onları ceza tanımına bile sokmuyorum. Spora özel yasa çıkartılmalı ve oluşabilecek her türlü olayın cezai yaptırımı, yasada tek tek caydırıcı cezalarla belirlenmeli. Örneğin, olay çıkaran taraftarları, çıkardığı olayın büyüklüğüne oranla yasayla belirtilen yetkiler çerçevesinde 6 ay , 1 sene, belki de çok ciddi bir olaya karışmışsa ömür boyu spor müsabakalarından men cezası vereceksiniz. O zaman görüceksiniz ki bu olaylar bıçak gibi kesilecek.
TEŞEKKÜRLER
Midas Kral : Taraftarın sesinin kalbi olan Taraftar Düdüğü Blog’a ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Özellikle Erdem ve Nedim’e beni laik görüp misafir ettikleri ve Midas’ın Krallığı - Taraftar Düdüğü ortak çalışmasına destek oldukları için çok teşekkür ederim.
Taraftar Düdüğü : Cem Kırgız’a bize her daim destek olduğu ve her daim yardımcı olduğu için ve bu nacizane teklifimizi geri çevirmeyip blogumuzu şereflendiriği için ona çok teşekkür ederiz. Blog’u midaskral.blogspot.com ‘a başarılar dileriz ve bundan sonraki yayın hayatımızda da hep beraber olmaktan mutluluk duyacağımızı söylemek isteriz.
CemKırgız & MeS & NedimMeseri
5 yorum:
Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbol adam bıçaklamaktır.! Denizhan Zaimoglu
=)denizhan çok güzel yorumlamış tam yazının özeti olmuş :p Nedim
Futbolu; sadece spordan oluşan yenmek veya yenilmek dışında hayatımızın bir parçası olarak gördüğümüz için ve bütün varlığımızla maçları izlediğimiz için futboldaki saha dışı olayların %100 devam edeceğine üzüntüyle inanıyorum.
Awesome yazı. Gerçekten blogunuza mesaj okuma zevk.
Teşekkür ederiz. Ancak isminizi verirseniz ve bir iletişim yolu sunarsanız daha çok seviniriz.
Yorum Gönder