21 Ocak 2011 Cuma

Kuzu Değil Aslanız Biz Galatasarayız

                                                                       
          Öncelikle Adnan Polat'ın basın toplantısını hayranlıkla izlediğimi belirtmeliyim. Basın toplantısı yapılacağını öğrendiğim anda kafamda çizdiğim senaryo, itiraf etmeliyim ki bundan çok farklıydı. Adnan Polat'ın zor günler geçirdiğini ve bu baskının altından kalkamayabileceğini düşünmeye başlamıştım. Seçildiği ilk günden beri desteklediğim bir portreydi Polat ve yönetimi. Hatta seçilmeden önce bile Galatasaray başkanlığı için bir numaralı adayımdı Sayın Polat. Gerek Galatasaraylılığından, gerekse yarışmacı ve hırslı kişiliğinden ötürü benimle birlikte birçok kişi Adnan Polat'a büyük destek vermişti. Sayın Polat, itiraf etmeliyiz ki, yönetim kuruluyla birlikte görev süresince, sportif konular haricinde müthiş işlere imza attı. Şu an büyük klüplerimizin kanayan yarası şirket ayrılıklarıdır. Sayın Polat, göreve geldiği ilk günden itibaren şirket birleşmesi için çalışacağını ve bunun Galatasaray'ın geleceği için çok önemli olduğunu üstüne basa basa söylemişti. Söylediğini de yaptı. Sportif A.Ş ve Futbol A.Ş birleşmeleri klübün geleceğini kurataracak en önemli adımlardan biriydi. İlginçtir, bugün sportif açıdan en başarısız başkan olarak nitelendirilen Adnan Polat şirket birleşmelerini gerçekleştirirken, sportif açıdan en başarılı başkan diye addedilen (ki bence de öyle) Faruk Süren zamanında şirket ayrılmalarının gerçekleştiği dönemde görevde olan başkandır. Mali açıdan yarattığı GS Bilyoner, GS Bonus Card, GS Sigorta HDI gibi projeler klübe büyük katkılar sağladı Polat ve yönetimi. Riva arazisinde yaptıkları başarılı yatırımlarla Galatasaray klübünün geleceği garanti altına aldılar. Ali Sami Yen Spor Kompleksi TT Arena'nın yapılışıyla da Galatasaray'da yeni bir dönem başlamış, bembeyaz bir sayfaya yelken açılmıştır. Bu muhteşem stada, muhteşem bir açılış yapılmış, fakat açılışa bazı olaylar damgasını vurmuştur. Adnan Polat ise, bir haftalık süreçte gelişen olaylar hakkında yaptığı basın toplantısıyla birçok spekülasyona birinci ağızdan cevap verdi, hatta bazı kesimlere de üstü kapalı gözdağı vermiş oldu.
            
          Polat'ın basın toplantısından bazı satırbaşları verecek olursak, Sayın Polat Galatasaraylılık duruşundan bahsetti ve kimsenin kendisine Galatasaraylılığı öğretemeyeceğini, yıllarını Galatasaray'a verdiğini belirtti. Galatasaray'ın ne kadar büyük bir kurum, ne kadar büyük bir camia olduğunu ve Galatasaray üstünden siyaset yapılamayacağını, Galatasaray'ın siyaset üstü bir kurum olduğunu belirterek, bu kargaşadan siyasi anlamda istifade etmek isteyenlere de gözdağı vermiş oldu. 25 milyon Galatasaray taraftarını kazanmanın çok zor ama kaybetmenin çok kolay olacağını belirterek, siyasi çevrelere Galatasaray'a yakışır bir gönderme yaptı. Dikkat çeken bir başka konu ise genel kurul ve taraftar hakkında söyledikleriydi. Galatasaray genel kurulunun Galatasaray'ın vücudu, taraftarın ise Galatasaray'ın ruhu olduğunu belirtti Polat. Başkanı ve yönetimi protesto edebilecek iki topluluğun genel kurul ve taraftar olabileceğini başka kimseye hesap vermeyeceğini söyledi. Camianın önde gelenlerine, amiyene tabirle, "ağır abilerine" de artık klübün menfaatleri doğrultusunda susmaları gerektiğini ve oylarının ipotek altında olduğunu sanarak büyük bir yanılgıya düştüklerini söyledi. Açılıştan sonra yaptığı açıklamalırın yanlış anlaşıldığını ve taraftarına asla arkasını dönmediğini belirten Polat, taraftarın Galatasaray hakkında söz sahibi olduğunun altını çizerek, arasının bozulmaya başladığı Galatasaray taraftarını kazanmaya yönelik adım atmış oldu. Galatasaray'ın zor günlerinde ,taraftarın anketinde, yüzde 92lik oranla Polat'ı göreve çağırdığını, Özhan Canaydın'ın da kendisini göreve çağırdığını ve ajandasında hiç olmamasına rağmen, görevden en zor günlerde dahi kaçmadığını söyledi Sayın Polat. Aslında hak vermek gerekir Polat'a. Galatasaray'ın, UEFA'nın kara listesinde olduğu, borçlarla boğuştuğu, bankalardan kredi alamadığı zor günlerde Polat herşeyin üstüne sünger çekerek görevi kabul etti. O günlerde, bu haliyle Galatasaray'a başkan olunur mu diyenlerin, şimdi etrafında cirit attığını ve bunun bile, ne kadar doğru işler yaptığına kanıt olduğunu söyledi.
        
          Diğer bir çarpıcı başlık ise, yönetimdeki çatlak sesler ve özellikle de Mehmet Helvacı hakkında söyledikleriydi. İnsanların ne olduğunun kötü günlerde anlaşıldığını, ve 2. Başkan Mehmet Helvacı'nın dünkü yönetim kurulu toplantısında, kendisini erken genel kurula gitme konusunda uyardığını, yoksa mali genel kurulda ibra edilemeyeceklerini, erken genel kurula giderlerse ibra edilebilecekelerini aksi takdirde genel kurul için gerekli imzayı toplamaya başlayacağını söyleyerek tehdit ettiğini söyledi. Helvacı ve destekçilerini ihanetle suçladı. Helvacı'nın, Galatasaray etik ve değerleri doğrultusunda "Kol kırılır, yen içinde kalır." savını bile hiçe saydığını ve bu görüşlerini medyayla paylaştığı için, bu olayı basın toplantısında dillendirmek zorunda kaldığını belirtti. Çok kararlı bir şekilde de artık Mehmet Helvacı, Doğan Yalçınkaya ve Vedat Eşkinat'ın istifalarını hemde hiç vakit kaybetmeden talep etti sayın Polat. Üstünede ekledi: "Bugüne kadar hep yapıcı ve barış içinde bir tutum takındım, o yüzden fazla konuşmadım. Ama unutmasınlar ki Galatasaray başkanı da bir ASLANDIR, KUZU DEĞİLDİR."
         
          Özlediğim, beklediğim, göreve geldiğinde inandığım Adnan Polat işte bu tutumdaki Adnan Polat'tı. Ona çok güvenen taraftar bile arkasını dönmeye başlamıştı ki, Adnan Polat bu konuşmasıyla yaraları sarmaya başladı ve itiraf etmeliyiz ki eskisinden daha güçlü olarak ayağa kalkacaktır. Galatasaray başkanı her türlü aleyhteki koşulda masaya yumruğunu vurmalı, camianın menfaatlerini ön planda tutmalıdır. Biraz geç oldu bu tavır, umarım Polat'a zarar vermez bu geç kalınmışlık, fakat Adnan Polat ve ekibi hatalarından ders alır, doğru kişilerle çalışır, özellikle sportif anlamda seçimlerini doğru yapmaya başlarsa Galatasaray'ı çok aydınlık günler bekliyor. 21 Ocak 2011 Adann Polat'ın Galatasaray'a yeniden başkan seçildiği gündür ve büyük Galatasaray camiası için milat olacaktır. Unutulmasın ki Galatasaray bu ülkenin Batı'ya açılan penceresidir, 500 yılı aşkın tarihi olan, lisesiyle, üniversitesiyle, değerleri, başarıları ve kültürüyle bu ülkenin en büyük kurumudur. Galatasaray tektir, kimseye boyun eğmez, güçlüklerin altından daha da kuvvetlenmiş olarak çıkar. Bunu kimse unutmamalıdır.
NedimMeseri                                                                                              

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Can Sarda
Başarılı bir yazı değerlendirmesi yapmışsın Nedim. Galatasaray başkanının bugünkü toplantısı Galatasaray kulübü için çok önemliydi. Takımına en iyi ve kötü günde bağlı olduğunu bize tekrar kanıtladı. Galatasaray taraftarı olarak biz de, Galatasaray takımına camiamıza ve değerli başkanımız Adnan Polat'a sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Galatasaray'da yaptığı işler açısından çok önemli adımlar atmıştır ve gelecekte de Galatasaray adına yararlı işler yapacağına %100 yürekten inanıyorum.

Adsız dedi ki...

Güzel bir yazı olmuş Nedim. Farkındaysan, bu konu hakkında olay olduktan sonra fazla bir yorum yazmadım. Ne Adnan Polat aleyhine ne de protesto eden GS'liler lehine. Çünkü gereksiz bir kargaşa... Her siyasi lider protesto edilebilir. Bu olay GS'nin sanki hiç muhafazakar taraftarı yok, sadece senin benim gibi insanlar tarafından destekleniyor gibi gösterdi. En başından beri söylediğim, sporun siyasete alet edilmemesi. Adnan Polat'tan bu olaylardan sonra hemen bir basın toplantısı bekliyordum. Ama senin de dediğin gibi geç kaldı. Ben de umuyorum ki bu onu etkilemez. Şu an bir sürü finansal açıdan düşünmüyen ya da onu takmayan, sportif başarıya bakarak yorum yapan taraftarımız var. Onların tek dileği Adnan Polat'ın istifa etmesi. Ama bilmezlermi ki bir yerde başarı tutarlılık olduğu zaman gelir. Evet, belki bu sene sportif açıdan çok kötüydük ama biz Galatasaray kulübüyüz... Yeniden dirilmeyi çok iyi biliriz. Önemli olan camianın içindeki çatlakları halletmek. Çünkü nerde kaos ortamı, orda hem ekonomik başarısızlık olur bunca emeğe rağmen hem de sportif başarısızlık... Bakalım bizi neler bekliyor, görücez?!

Can Berk