|
Altyapı denince |
Yıllardır kendimizi kandırarak, karşılaştırdığımız ve üstün gördüğümüz Hollanda futbolunun, gerek milli takım gerekse kulüpler bazında, Türk futbolundan üstün olduğu yıllarca kazandıkları kupa ve başarılar ile açıkça ortada. Hollanda futbolu diyince aklımıza gelen ilk iki şey; açık, hücuma dayalı futbol ve altyapıya verdikleri önem. Peki, siz okuyucularıma soruyorum, nüfusu yalnızca 16 milyon yani İstanbul kadar olan bir ülkeden bu denli futbolcu çıkıyor da, 70 milyonluk ülkemizden son yıllarda sadece Arda Turan mı çıkıyor? Sizce de bu işte bir mantıksızlık, yanlış giden bir şeyler yok mu? Cevap: Tabiki de evet. Bu Hollandalılar ne yapıyorlar da, alt yapıdan bu kadar fazla genç yıldız adayını, biz seyircilerin önüne sunuyorlar. Hollanda futbolunun tartışmasız en önemli temsilcisi Ajax’ ın bu konuda en iyi örnek teşkil edeceğine inanıyorum.
|
Gençlerin Çalıştığı Antreman Sahasından |
Ajax, sadece bir futbol kulübü değil aynı zamanda bir kültürü temsil ediyor. İlk olarak Ajax’ ın stadyumu Amsterdam Arena, seyircilerin sadece futbol izledikleri bir stadyum değil, müzesiyle, restaurantlarıyla ve Ajax’ ın muhteşem tarihiyle ilgili her şeyi bulabileceğiniz ve satın alabileceğiniz bir spor kompleksi, yani deyim yerindeyse ruhu olan bir stadyum. Koridorları Ajax’ ın efsanevi yıldızlarının resimleri ve unutulmaz maçların gösterildiği ekranlar ile dolu, Ajax ruhunu her yerde hissedebileceğiniz bir eğlence yeri. Fakat Ajax’ ı Ajax yapan, o muhteşem stadyum değil. Ajax tüm dünyada öncelikle altyapısıyla bilinen bir kulüp. Hemen stadyumun yakınında bir tesise sahipler ve bu tesisin özelliği tam olarak Amsterdam Arena’ yı görüyor olması. Bu tesisin adı “De Toekomst” yani GELECEK ve bu tesis Ajax’ ın altyapısına hizmet ediyor. Aslında her şeyi özetleyende bu olsa gerek. Rijkaard’ dan, Cruyff’ a, Neekens’ den Seedorf’ a ve isimlerini sayamayacağımız birçok yıldız futbolcu, bu altyapıdan yetişme. Bu tesislerin bu şekilde düzenlenmesinin amacı, futbolculara “Bir gün bende bu arena’ da futbol oynayacağım.” hissini kazandırmak. Peki, başarının sırrı sadece bu mu? Maalesef yeterli değil. Ajax altyapısında bir gencin başarılı olması için, futbolunun yanı sıra derslerininde de başarılı olmak zorunda, aksi takdirde kulüple olan tüm ilişkisi kesiliyor ve oyuncudan tazminat alınıyor. Kulüp daha da ileri giderek, yurt dışında katıldığı her turnuva için yanlarında öğretmende götürüyor ki oyuncular derslerinden geri kalmasınlar. Yani kulüp, futbolcuların karakterli birer birey olmalarının, futbollarına yapacağı pozitif etkinin farkında. İşte Ajax’ ı farklı ve başarıya bu kadar yakın yapan, başarının anlık değil sürekli ve gelecekte olduğunu benimseyen felsefesi yapıyor.
|
Johan Cruyff |
Altyapı konusunda bu kadar organize olan bir kulüp ve ülke ile ülkemizdeki mantaliteyi karşılaştırdığımızda, aslında neden bu kadar başarısız olduğumuzu, katıldığımız tüm uluslar arası platformlarda başarılarımızın sürekli değil anlık patlamalar ile sınırlı kaldığının nedenlerini açıkça görüyoruz. Bir futbol sever olarak, Ajax’ a ve Hollanda’ ya sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İşte Ajax: disiplin, eğitim ve futbol’ un buluştuğu nokta. Bir sonraki yazımda: Türk futbolunda ki altyapı sorunlarında görüşmek dileğiyle.
MCan
4 yorum:
Güzel tespitler var eline sağlık. Konuk yazar olarak geldin, umarım aramıza katılırsın. Bizim ülke futbolu olarak seçici yönetici kriterlerimizi değiştirmemiz lazım öncellikle. Herkesin kafasına göre takıldığı bir sistemde altyapılardan tek tük yıldız çıkar onlarında belli temel özellikleri zayıf kalır. Bu ülkeye Rijkaard gibi Hollanda ve Ajax ekolünden yetişmiş ve daha sonra paralel olan Barcelona mantalitesini benimsemiş bir değeri getiriyorsunuz ama sistem bozuk. Ondan sonra da başkan çıkığ Rijkaard 138 maç dayandım, bizi Barcelona yapsın istedim ama olmadı gibi skandal ve talihsiz bir beyanat veriyor. MAntığa bakar mısınız! Barcelona bir günde mi olunuyor. Cruyff ve beraberindekilerin 20-25 yılda yarattığı bir ürün bu. Maalesef amatörlerce, skandal bir şekilde klüpler ve altyapılar yönetiliyor.
Vaktiniz olursa NYTimes'taki Michael Sokolove'ın De Toekomst'la ilgili yazısını okuyun derim. http://www.nytimes.com/2010/06/06/magazine/06Soccer-t.html?_r=1&pagewanted=all
Bizdeyse durum vahim. Yönetici kafası, yapısı, kültürü değişmediği sürece de hiç bir şey değişmez. Arda örneğinden gideyim ben de. O kadar yıldız diye göklere çıkartılan oyuncumuz "Ben 4-3-3'ü alt yapıda görmedim ki" diyebiliyor. Vahim...
Ben de Sercan'ın gönderdiği linkten sonra, Ajax alt yapısına ilgi duymaya başlamıştım. Yazı da çok keyifli olmuş. Bu oluşumu, bankasyada var olan bir çok takım yapabilir aslında, sadece ölü bir sezonda harcadıkları 10 Trilyon ile ne yapılabilir diye biraz düşünmeleri gerekmekte..
Enteresan bir yazı olmus guzel tespitlere sahip. Takımlarımız cidden bu sistemlerden dersler cıkarmalı
Yorum Gönder