Beşiktaş'ın bugünkü durumuna en çok Beşiktaş taraftarları ve Yıldırım Demirören önderliğinde ki iyi niyetli Beşiktaş yönetimi üzülüyordur. Fakat açıkça belirtmemiz gereken bir şey var ki, Beşiktaş yönetimine yazık oluyor. Schuster Beşiktaş'a fena halde zarar veriyor. Sanırım yabancı oyuncu ve özellikle de teknik direktör tercihlerimizi acilen gözden geçirmemiz gerekir.
Schuster daha 24 yaşındayken Alman milli takımında oynamak için para talep etmiş, beni köle gibi kullanamazsınız, hakkımı alıyorsanız karşılığını vermelisiniz diyen ve üstelik bunu 1980li yıllarda söyleme cesareti gösterip, milli takımda oynamayan kibirli ve aykırı bir figürdür. Bugün bile benim diyen hiç bir futbolcu bu hareketi yapamaz. Schuster, Beşiktaş yönetimine istediği her adamı aldıran, sonra kafasına göre onları oynatmayan bir adam. Bugünkü maçta kafasına göre Bobo ile Sivok'u kadro dışı bırakmış, peki yedek stoper nerede Shuster? Ferrari diye bir adamın var, en son maçını 16 Ekim'de Manisa'ya karşı oynamış, hangi akla hizmet, üstelikte Dinamo Kiev maçındaki kötü oyunundan sonra böyle bir derbi de ilk 11 oynatıyorsun? Nitekim Ferrari'nin ayakları bir yerde kaldıramadı ve de göz göre göre penaltı yaptı hakem çalmadı, 5 dakika sonra da bile bile oyundan atıldı. Gerçi Lugano'nun olduğu her pozisyonda durup bir daha düşünmek lazım ama böyle profesyonellik dışı bir hareket olamazdı.
Schuster, taraftarla tartışıyor, taraftara laf atıyor, medyayla tartışıyor, medyaya umarsızca edep yerini gösteriyor. Oyuna müdahalesi oldukça zayıf, nerdeyse yok denecek kadar az. Bugün 2-2 den sonra takımda ki en dirençli adam Necip çıkar mıydı? İleriden birini alsaydı en azından eksik kaldığı oyunda oyunu tutmaya gitmeliydi. Fakat, tekrar söylüyorum, ülke futbolunun ileriye gitmesi için, yönetici mantığımızı daha doğrusu yönetici kriterimizi değiştirmeliyiz. Çünkü seçimleri yapan bu yöneticiler ve ısrarla fahiş hatalara imza atıyorlar. Bir yönetici kriterinin oluşması, işin profesyonellere bırakılması şart.
Beşiktaş devre arasında yıldız transferler yaptığında, Galatasaray'ı yakından takip eden bir Galatasaray taraftarı olarak, geçen seneki Galatasaray'ın durumuna düşeceğini, hatta daha da kötü olacağını söylemiştim ve maalesef ki yanılmadım. Acilen seçim kriterlerimizi değiştirmeliyiz. Rijkaardları, Del Bosqueleri, Aragonesleri, Schusterleri gördükçe Lucescu gibi bir değere nasıl ayıp ettiğimizi bir kez daha anlıyorum. Zaman herşeyi ortaya çıkarıyor. İleriki yazılarda Luce hakkında tespitlerimi de paylaşacağım.
Derbi Hakkında Notlar:
// Cüneyt Çakır, hayalkırıklığı yarattı. Çok kötü maç yönetti.
// Ekrem atılmalıydı.
// Lugano kart görmeliydi. (Ağır tahrik ediyor, itiraz ediyor, provoke ediyor.)
// Gökhan Gönül atılmalıydı.(Aykut Kocaman farketti, ve hemen oyundan aldı.)
// Ferrari göstere göstere penaltı yaptı, hakem veremedi.
// Ferrari göstere göstere atıldı, ama öncesinde Ferrari'ye faul vardı.
// Maç inanılmaz oldu. İlk 30 dakika Fenerbahçe muhteşemdi, 30- 60 arası ise yokları oynadı, nitekim maçta gidiyordu ki, Volkan, Almeida'nın pozisyonunu çıkararak maçın kaderini belirledi. Ferrari resmen ve bilerek maçı Fenerbahçe'ye hediye etti.
// Alex de Souza gitsin diyenler neyin ne olduğunu gördü bu akşam. Türkiye Ligi kriterlerinde Alex çok büyük futbolcudur. 3 gol 1 asist ve gelen Fenerbahçe galibiyeti. Alex'i ve Fenerbahçe'yi tebrik etmek lazım.
NedimMeseri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder