30 Nisan 2012 Pazartesi

"Gitme kal" diyemediklerimiz


Birçoğu alt yapıdan yetişen yıldızlar, bazıları da yıldızı bizim takımımızda parlayan genç yetenekler...havaalanında davul zurna eşiliğinde karşıladığımız, daha imza töreninde kanımızın kaynadığı, ilk maçından itibaren gönlümüzde taht kuran ve sonra birgün ansızın golden sonra formasını öperek koştuğu tribünleri bırakıp giden adamlar...
Bu adamlar bazen futbol hayatlarına bizimle birlikte noktayı koyarlar, muhtesem bir jubile ile onlara veda etme sansi yakalarız. Hele bir de  bu jübilesi yapılan futbolcu farklı bir görevde “bizim takim”da kalmaya devam ederse, hikaye mutlu sonla bitmiş demektir. Fakat futbol da fena halde hayata benzer; bütün hikayeler mutlu sonla bitmez. Taraftarlarin sonsuza dek bağlılık yemini ettikleri futbolcular,  bazen bu yemini tek taraflı bozup, yollarına devam ederler.  İşte bakarken ardından gitme kal diyemediğimiz futbolculardan bazıları...
Kuşkusuz, bu ayrılık acısını en derinden yaşayanların başında Real Madrid taraftarlari geliyor. Her sene yeni yildiz futbolcu transferleri ile heyecanlanan taraftarlar, bu gelen yıldızların birgün Real Madrid’in efsane ismi Raul’u kesebilecegini tahmin edemediler.  2010 yilinda, kendisi gibi bir efsane isim olan Guti ile beraber takimdan ayrilacagi açıklandığında, taraftarlar bu iki isim ardindan adeta bakakaldi. Raul Schalke 04 takimiyla anlasirken, Guti ise Beşiktas ile sözleşme imzalıyor, bu ayrılıklar madrid taraftarından birçok şeyi alıp götürüyordu...
Madrid kariyerine son verip Barcelona’ya imza atan Luis Enrique ise benzer acıyı, 8 yıllık futbol hayatını sonlandırdığında, Barcelona taraftarına yaşatmıştı. Ezeli rakipten gelip, taraftarın kalbin taht kurmak her futbolcuya nasip olmazdı ama Luis Enrique Barcelona’yi her zaman evi olarak gördüğünü ifade ederek bu sevgiye layık olduğunu kanıtladı. Luis Enrique, bugün Guardiola’nin ayrilmasi durumunda taraftarın teknik direktör olarak görmek isteyecekleri ilk isim.
Bazen de iki efsane isim arasinda seçim yapmak zorunda bırakılır taraftar… Manchester United taraftari da, transfer dedikodularının gündeme geldiği dönemde soyunma odasinda Ferguson ile yasadığı krampon krizi sonrası, 7 numarayı en çok yakıştırdığı adam David Beckham’a  gitme kal diyemedi.  O dönemde Real Madrid’in teklifini kabul eden Beckham ’ın yerini doldurmaları hiç de kolay olmadı. Torres, Owen, Bergkamp, Henry, Shearer, Larsson gibi taraftarın canını yakan çok sayıda benzer hikaye vardir Ada’da…
Zidane'ın Juventus'tan, Baggio’nun Fiorentine’dan, Palermo'nın Boca Juniors'tan, Batistuta’nın Roma’dan ayrılışı… Bekleneni veremeyecegini düşündüğü için Milan’dan ayrılan Schevchenko’nun hikayesi… Dede'nin göz yaşları içinde Dortmund taraftarına vedası…
Bu yürek burkan ayrılıklar ülkemizde de yaşanıyor elbette… Sosyal medya üzerinden yapılan bir ankette Galatasaraylilar Hagi’den, Kewell’dan, Arda’dan; Fenerbahceliler Van Hooijdonk’dan, Lugano’dan; Besiktaslilar Ilhan Mansiz’dan, Pascal Nouma’dan, Bursasporluların Balic’den ayrılmalarının hiç de kolay olmadığını itiraf etmiş…peki ya siz kimin ardından bakarken gitme kal diyemediniz?

Bu yazı Pınar Bekbölet tarafından adam edilmiş olup 25 Nisan 2012'de LİGTV'de yayınlanan Tutkumuz Futbol Programında kullanılmıştır.

Yazının Okay Karacan tarafından seslendirilmiş LİGTV görüntüsü http://www.ligtv.com.tr/haber/gitme-kal-diyemediklerimiz

1 yorum:

uçak bileti dedi ki...

Bu güzel paylaşım için çok teşekkür ederim. Elinize emeğinize klavyenize sağlık. Blogunuzu yakından takip ediyorum. Başarılar dilerim