Birçoğu alt yapıdan yetişen yıldızlar, bazıları da yıldızı bizim
takımımızda parlayan genç yetenekler...havaalanında davul zurna eşiliğinde
karşıladığımız, daha imza töreninde kanımızın kaynadığı, ilk maçından itibaren
gönlümüzde taht kuran ve sonra birgün ansızın golden sonra formasını öperek
koştuğu tribünleri bırakıp giden adamlar...
Bu adamlar bazen futbol hayatlarına bizimle birlikte noktayı
koyarlar, muhtesem bir jubile ile onlara veda etme sansi yakalarız. Hele bir
de bu jübilesi yapılan futbolcu farklı
bir görevde “bizim takim”da kalmaya devam ederse, hikaye mutlu sonla bitmiş
demektir. Fakat futbol da fena halde hayata benzer; bütün hikayeler mutlu sonla
bitmez. Taraftarlarin sonsuza dek bağlılık yemini ettikleri futbolcular, bazen bu yemini tek taraflı bozup, yollarına
devam ederler. İşte bakarken ardından
gitme kal diyemediğimiz futbolculardan bazıları...
Kuşkusuz, bu ayrılık acısını en derinden yaşayanların başında Real
Madrid taraftarlari geliyor. Her sene yeni yildiz futbolcu transferleri ile
heyecanlanan taraftarlar, bu gelen yıldızların birgün Real Madrid’in efsane
ismi Raul’u kesebilecegini tahmin edemediler. 2010 yilinda, kendisi gibi bir efsane isim
olan Guti ile beraber takimdan ayrilacagi açıklandığında, taraftarlar bu iki
isim ardindan adeta bakakaldi. Raul Schalke 04 takimiyla anlasirken, Guti ise
Beşiktas ile sözleşme imzalıyor, bu ayrılıklar madrid taraftarından birçok şeyi
alıp götürüyordu...
Madrid kariyerine son verip Barcelona’ya
imza atan Luis Enrique ise benzer acıyı, 8 yıllık futbol hayatını
sonlandırdığında, Barcelona taraftarına yaşatmıştı. Ezeli rakipten gelip,
taraftarın kalbin taht kurmak her futbolcuya nasip olmazdı ama Luis Enrique Barcelona’yi
her zaman evi olarak gördüğünü ifade ederek bu sevgiye layık olduğunu kanıtladı.
Luis Enrique, bugün Guardiola’nin ayrilmasi durumunda taraftarın teknik
direktör olarak görmek isteyecekleri ilk isim.
Bazen de iki efsane isim arasinda seçim
yapmak zorunda bırakılır taraftar… Manchester United taraftari da, transfer
dedikodularının gündeme geldiği dönemde soyunma odasinda Ferguson ile yasadığı
krampon krizi sonrası, 7 numarayı en çok yakıştırdığı adam David Beckham’a gitme kal diyemedi. O dönemde Real Madrid’in teklifini kabul eden
Beckham ’ın yerini doldurmaları hiç de kolay olmadı. Torres, Owen, Bergkamp,
Henry, Shearer, Larsson gibi taraftarın canını yakan çok sayıda benzer hikaye
vardir Ada’da…
Zidane'ın Juventus'tan, Baggio’nun
Fiorentine’dan, Palermo'nın Boca Juniors'tan, Batistuta’nın Roma’dan ayrılışı… Bekleneni
veremeyecegini düşündüğü için Milan’dan ayrılan Schevchenko’nun hikayesi…
Dede'nin göz yaşları içinde Dortmund taraftarına vedası…
Bu yürek burkan ayrılıklar ülkemizde de
yaşanıyor elbette… Sosyal medya üzerinden yapılan bir ankette Galatasaraylilar
Hagi’den, Kewell’dan, Arda’dan; Fenerbahceliler Van Hooijdonk’dan, Lugano’dan;
Besiktaslilar Ilhan Mansiz’dan, Pascal Nouma’dan, Bursasporluların Balic’den
ayrılmalarının hiç de kolay olmadığını itiraf etmiş…peki ya siz kimin ardından
bakarken gitme kal diyemediniz?
Bu yazı Pınar Bekbölet tarafından adam edilmiş olup 25 Nisan 2012'de LİGTV'de yayınlanan Tutkumuz Futbol Programında kullanılmıştır.
Yazının Okay Karacan tarafından seslendirilmiş LİGTV görüntüsü http://www.ligtv.com.tr/haber/gitme-kal-diyemediklerimiz
1 yorum:
Bu güzel paylaşım için çok teşekkür ederim. Elinize emeğinize klavyenize sağlık. Blogunuzu yakından takip ediyorum. Başarılar dilerim
Yorum Gönder